28 Aralık 2008 Pazar

Yolculuk


Gidiyor olmayi, yolda olmayi sevdim her zaman..
Yolda olmak; doganin güzelliklerine saskinlikla sahit olmak..
Yolda olmak; ruhun dinlenmesi,
Yenilenmesi..

23 Aralık 2008 Salı

Generation Next


Kuzenler Günlüğü'nün gelecek kuşak yazarları...

22 Ekim 2008 Çarşamba

Orhan Pamuk - Masumiyet Müzesi


Aşk üzerine bu kadar çok şey yazılıyor ama içeriği bakımından genelde tek yönlü ya da kısır ifadelerle anlatılabiliyorken, Orhan Pamuk gibi bir yazarin,gözlemcinin veya ifadecinin; aşk konusunu, çok daha farklı yönleriyle ele alıyor olmasını beklerdim. Bu karşılıksız kalan beklentimin, başlangıçta yaratmış olduğum yüksek beklenti seviyesi ile ilgili bir sebepten kaynaklanmadığını defalarca kanıtlamış yazarlar ve romanlar mevcuttur.
Hepimizin hayatımızın bir döneminde içinden çıkamadığı "o kişiyi saplanti" haline getirme hallerimizden birer parça alarak bunların hepsini bir karakterde toplamış olması ne edebi açıdan ne de aşk açısından hiç şaşırtıcı ve başarılı değil kanımca. Karakterlerindeki sıradanlık bir kişi üzerinde – saplantı yapan ya da yapılan – herşeyi gösterebilme ısrarıyla uzun ve sıkıcı bir hale bürünürken; roman, artık bizlerin günlük hayatta karşılaştığı ve hayatımızı sıkılganlığa mahkum etmemesi için kaçarak uzaklaştığımız baş karakterle dolu. Her yeni sayfayı farklı ve/veya ilginç başka bir konu ya da kişiler yakalama ümidiyle açarken, sayfanın sonuna doğru bir sonraki sayfanın da aslında bir öncekinden daha farklı birşey vaad etmeyeceğini sayfalar geçtikçe kabulleniyor, kitabın yarısından sonra bunu seslice sorgulamaya başlıyor ve sonlara dogru da şu anda benim yaptığım gibi dayanamaz hale geliyorsunuz.
Henüz kitabın tamamlanmasına 200 sayfa daha var. Belki birazdan beklentilerimi(zi) karşılamaya daha çok yaklaşan bir romana dönüşmesi ihtimali olabilir ama beklentilerimi(zi) tamamıyla karşılamak için geride kalan 200 sayfanın yetersiz olduğu da bir gerçek.

20 Ekim 2008 Pazartesi

45. Altın Portakal Film Festivali


Bu sene ne yazikki hicbir filmi izleyemedim.. Ama cogunun en azindan konusu hakkinda bilgim var.. Bir coğunda arkadaslarim calisti ve odule layik gorulduler..
Bence bu seneki festivalin degisik bir anlami var.. Cogu yonetmen, produktor filmini odul kazanmak icin cekmez.. Ama odul bir anlamda onlar icin takdir edilmenin bir parcasidir.. Elbette kimin ve neyin takdiri sorulari tartisilabilir ama bu sorulari bir kenara birakarak bu seneki odul dagilimdaki cesitlilige bakarsaniz her filmin bir yonden takdire deger bulundugunu goreceksiniz.. Bence bu Turk sinemasindaki gelismenin bir yansimasidir.. Ve elbette Turk Sinemasinin Nuri Bilge Ceylan sinemasindan ote oldugunun kanitidir...

19 Ekim 2008 Pazar

Dalga Dalga

Herşey birbirinden eksilir,
birbirinden çoğalır...
İncitirsen birini,
dalga dalga;
yıllar sonra bir başkası gelir seni incitir...
Seversen,
dalga dalga;
yıllar sonra biri gelir sever seni...

Cezmi Ersöz

15 Ekim 2008 Çarşamba

Home

Bugün uçakta San Diego'dan dönerken Depeche Mode'un Home sarkisini dinledim..Tatilin en güzel yanı eve dönmek degil midir ? Evet bende evime dönüyordum.. Ve kapidan içeri girdiğim andan itibaren güvendeydim..
Benim için dinleyin..


Here is a song from the wrong side of town
Where I'm bound to the ground by the loneliest sound
And it pounds from within and is pinning me down

Here is a page from the emptiest stage
A cage or the heaviest cross ever made
A gauge of the deadliest trap ever laid

And I thank you for bringing me here
For showing me home
For singing these tears
Finally I've found that I belong here

The heat and the sickliest sweet smelling sheets
That cling to the backs of my knees and my feet
Well I'm drowning in time to a desperate beat

And I thank you for bringing me here
For showing me home
For singing these tears
Finally I've found that I belong

Feels like home
I should have known
From my first breath

God send the only true friend I call mine
Pretend that I'll make amends the next time
Befriend the glorious end of the line

And I thank you for bringing me here
For showing me home
For singing these tears
Finally I've found that I belong here

8 Mayıs 2008 Perşembe

Derin ve Serin bir konser


Derin ve Serin'in merakla beklediğimiz şarkılarını 6 Mayıs akşamı Beyoğlu Dogzstar'da dinledik. Daha da çok dinlemeyi umuyoruz...
Kuzenler için unutulmaz bir akşamdı, aramızdan biri sahnede olunca...Alkışlar!

31 Mart 2008 Pazartesi

Aralık

30 Mart 2008 Pazar

23


23 yaşım, mutlu yaşım hoşgeldin!


Bütün yıllarımdan daha güzel, ama en az onlar kadar güçlü ol!


Genç olmanın tüm enerjisi, ve hayalleri benim olsun!


İyiki doğdum !!!


25 Mart 2008 Salı

Geçmiş Olsun !

Artık günümüz dünyasında halkları, üniversite öğrencilerini, etnik grupları ve bunun gibi insan topluluklarını kullanarak değişimler yapma, devrimler gerçekleştirme, devletleri parçalama, mevcut düzenleri istedikleri düzenlere çevirme gereksinimi kalmadı. Eğer belli bir kitle arkanızdaysa ya da belli bir maddi güce sahipseniz, geride kalanları –geride kalanlar çoğunluk dahi olsa- umursamadan rahatlıkla istediklerinizi doğru veya yanlış olsun gerçekleştirirsiniz. Evrim teorisine göre değişebilen ve çevresine uyum sağlayabilen insanlar da yeni düzene göre kendilerini hazırlar ve buna göre yaşamlarını sürdürürler. Geçmiş olsun bile demeye gerek kalmaz çünkü geçmişte kalan çoktan elenmiştir.

Türkiye’de insanları sokağa dökmeden bir iç savaş yaşanıyor. Yazarların, çizerlerin deyimiyle derin devlet savaşı. Birileri bu savaşı kaybedecek, ya da iki taraf birden kaybedecek. Ama sıradan insanların bu savaşta hiçbir etkisi olmayacak. Bizler sadece sonuçlarını yaşayacağız.

Ne kadar da demokratik değil mi? AKP doğduğundan beri, iktardar olduktan sonra demokratikleşme çığlıkları atarak herşeyin bugüne gelmesine çanak tutanlara ve bu çanak tutan kesime yeterince ses çıkarmayan kendime ve kendim gibi olanlara bakıyorum. Şimdi sadece kaderleri ne kadar da kendilerine bağlı! İşte tarihin tekerrür etmesi. Biz hep sandık ki – korkttuk ki - tarih aynen İran örneğindeki gibi tekerrür edecek. Etti aslında ama başka maske altında. Geçmiş olsun Türkiye’nin tüm aydınlık – demokrat ! – özgürlükçü insanlarına; bir kez daha ya kendinizi kullandırtmış durumdasınız ya da bir kez daha sus – pus yerinizde oturmuş sadece izler pozisyondasınız.

24 Mart 2008 Pazartesi

Ret

İçine düştüğümüz eli kolu bağlanmışlık ve kandırmaca hissini anlamadan, anlatamadan geçecek yine sıkıntılar derken Yıldırım Türker söz verdi bize:

"Devletin, derini ve sığıyla el değiştirme dönemine girmişliğinin gerilimi yaşatılıyor hepimize. Okur yazarlar, özgürlükçüler solcular da acilen hakemliğe çağrılıyor.

...

Devlet'le kimin eline geçerse geçsin sorunu olan, bu tepemizde oynanan oyuna katılmak istemeyenler, hakemlik görevini de reddetmeli. Bu maçta top oynamak istemiyorsak hakemlikle cezalandırılmayı da kabul etmeyelim. Bu maçın sonu hiçbir şekilde bize yaramayacak.

Güçlü bir dayanışma hattı inşa etmenin tam zamanıdır. Solu tekrar kazanmak, biçimlendirmek, meydanlara salmak gerek. Solun öznesi, bu filler tepişmesinde ezilecekler olmak zorunda."

Hakemlik Etmeyelim, Yıldırım Türker, Radikal, 24 Mart 2008

8 Mart 2008 Cumartesi

Dünya Kadınlar Günümüz

Haklarımız ayrıcalık olmadığı zaman,
İsteklerimiz reklam, acılarımız film olmadığı zaman,
Gülüşlerimizi uçarılık, gözyaşlarımızı zayıflık sanmadığımız zaman,
Kendi sözümüzü kesmediğimiz zaman,
Mutluluğumuzu rüzgar sanmadığımız zaman,
Gerçeklerimizi de hayallerimiz kadar sahiplendiğimiz zaman...
Kadın olmayı sevdiğimiz, becerebildiğimiz ve sonra unuttuğumuz zaman!
O zaman, dünya ve sen bir olacaksın.
Dünya Kadınlar Günü de bir bahane.

14 Şubat 2008 Perşembe

Sevgi

İnci Eviner, Bir Motif Varoluş Sorunu, 2003


"O sevdi, sonunda kendi kendini buldu.
Ne var ki, insanların büyük çoğunluğu kendi kendilerini kaybetmek için sever."

Hermann Hesse, İnanç da Sevgi de Aklın Yolunu İzlemez

11 Şubat 2008 Pazartesi

Kara Çarşaf


Kara Çarşaf Hoşgeldin !
Çarşaf "kara" olunca..
Bana savunmasız bir çocuğun "kara"-nlık bir geceden korkmasını anımsattı.
Savaş zamanını hep televizyondan izlememe rağmen "karar"-tmalardan ne kadar ürperdiğimi..
Kuyuların diplerinin ne kadar "kara" olduğunu..
Tüm insanlığın ürktüğü şeyin adının "kara" delik diye isimlendirildiğini..
Daha nice şeyler geliyor zihnime "kara" ile beraber.. Nice kaçmalar, acılar, belirsizlikler ve nice kederler..
Nasıl beklenir büyük aydınlıklar bu kadar "kara" topluluktan ?

5 Şubat 2008 Salı

Aylak Bilgi (I)

"Eskiden insan coğrafya gibi sabit, edebiyat gibi duygulu bir şeydi. Ama şiirle romanla, ağaçla ormanla varolan kalmadı galiba!"

Tahir M. Ceylan, Aylak Bilgi Yazıları, 1 Şubat 2008, Cumhuriyet Bilim ve Teknoloji eki

4 Şubat 2008 Pazartesi

Nazım Hikmet Sergisi


Nâzım Hikmet'in, eşi Vera'yla son yıllarını geçirdiği Moskova'daki evinden özel eşyaları, Yapı Kredi Kültür Merkezi Sermet Çifter Salonu'nda sergilenecek: 19 Ocak-22 Mart.
Mart başı ben gitmeyi düşünüyorum. İlgilenenler.. katılım için benimle irtibata geçiniz lütfen

26 Ocak 2008 Cumartesi

Ali Avni Çelebi



Ali Avni Çelebi'nin "Maskeli Balo" (1928, 138x186 cm) yapıtı, Türk resminin üzerinde en çok konuşulan yapıtlarından birisi.

“Ali Avni 1904 doğumlu olduğuna göre "Vitrin"i yaptığında 22, "Maskeli Balo"yu gerçekleştirdiğinde ise en fazla 24 yaşindaydi, ve bu iki önemli yapıtta da Almanya'nın, Münih'in etkilerini aramak yanlış olmasa gerektir.

Dört yıl kaldığı Münih'ten 1927'lerin Konya'sına dönüş yapan Ali Avni'nin 19 ila 23 yaşları arası yaşadığı Münih günlerini, Zeki Kocamemi ile dostluğunu, ülkesi ile Almanya'nın bir karşılaştırmasını, henüz rastlayamadığı veya karşılık göremediği bir sevgiliye özlemini (Pano'daki maskesini çıkarmış sarışın kadın), kadın erkek ilişkilerindeki karşıtlıkları, çeşitlilikleri ve rahatsızlıkları tek bir yapıtta ele aldığını söylemek yanlış olmasa gerek diye düşünmekteyim. Bu arada Kocamemi'ye de hınzırca takıldığı söylenebilir... Şehveti yaşayanlar, kimseyi umursamadan dansedenler, yaşadıklarından pişman olanlar, maskesini çıkarmış kadere meydan okuyanlar, tahta perdenin gerisinden vitrindekileri seyredenler, onları rahatsız edenler...” Haşim Nur Gürel incelemesi.

MKM Sergi Salonu, 30 Mart 2008’e kadar Cumhuriyet'in ilanıyla birlikte, modern Türkiye'nin değişen yüzünü tuvallerine yansıtan ilk sanatçılardan biri olan Ali Avni Çelebi'nin Retrospektif Sergisi'ne ev sahipliği yapıyor. Kolleksiyonu görmek için sabırsızlanıyorum.

23 Ocak 2008 Çarşamba

Bonobo @ Babylon

01.02.08 Cuma - 02.02.08 Cumartesi

Bilinen enstrümanlardan çıkan seslerin üzerindeki etkisini derin bir müziğe dönüştüren, DJ’lik müessesesi hakkında bildiğimiz herşeyi daha yavaş düşünmemiz gerektiğini bizlere öğreten Bonobo, ayaklarınızı gerçek anlamıyla yerden kesecek bir gece için Babylon’da olacak. Kendine has sampling dünyasında her seferinde sihirli bir atmosfer yaratan ve iç gıcıklayan vokallerle dinlenesi hikayeler anlatan Bonobo son albümü ‘Days To Come’la müzik otoritelerince hakettiği yere oturtuldu. Üst üste iki gün yılın en ağır tempo gecelerinin yaşanacağı Bonobo performanslarını kaçırmayın. Keza zaman çok hızlı geçiyor!

burdan dinleyebilirsiniz...

http://www.myspace.com/sibonobo

Ayakta 35 YTL Öğrenci 25 YTL

19 Ocak 2008 Cumartesi

Şanslı Bir Teşekkür



Hayata, zamana ve belleklere bırakıp gittiği karelerden sadece birisi;

Ben şahit oldum bu an'a ve bunun gibi bir çoklarına..

Bu gülümsemeye ve nice kahkahalarına..

Her zaman yanıbaşında duran beyaza atılmış bu olgun bakışına ve hayata dair tüm görmelerine..

Şanslı hissetmenin çok zor olduğu bir dünyada, bir çağda; bunu hep hissettirdiğin için..

HRANT DINK

Ölümünün 1. yıl dönümü anısına NTV'nin web sitesinde ünlü yazarların Hrant Dink için yazdığı yazılar için...

http://www.ntvmsnbc.com/news/433512.asp

17 Ocak 2008 Perşembe

İstanbul



Geceleri bile gündüz renklerini aynen veren... farklı ışıklarla, farklı kokularla ve farklı fısıltılarla da olsa hep aynı renkler hep benim İstanbul'umda.

Dünyaya Hoşgeldin EE

Sana acımayı öğreteceğim
Ve sonra en güzel tahammür eden günahımızı
Sana tembelliği öğreteceğim.
Sana uzak memleketlerden bahsedenlerin
Dili tutulsun
Sana bir incir yaprağına bakmasını öğreteceğim.

Kendi avuçlarının içinde seyahati
Ve gökyüzünün her yerde mavi olduğunu öğreteceğim.

Bedri Rahmi Eyüboğlu

Dünyaya hoşgeldin Emre Emirbayer.

Zaman



"Zaman nedir?

Mekanı, duyularımızla, görmeyle ve dokunmayla algılayabiliyoruz, iyi, ama zaman duyumuz nerede?

Hiçbir şeyini bilmediğimiz, tek bir niteliğini bile sayamayacağımız birşeyi nasıl ölçeceğiz? Zaman geçiyor diyoruz. geçerse geçsin, beni ilgilendirmez ama ölçmeye gelince...yo, dur bakalım! Ölçülebilmesi için düzgün bir şekilde akması gerekir ama böyle yaptığı nerede yazılı? Bilinçli zihnimize göre bunu yapmıyor, biz öyle varsayıyoruz, düzen uğruna. Demek ki tüm ölçümler adetten."

Hans Castrop'un ağzından..

Büyülü Dağ - THOMAS MANN

Fotoğraf aksini söylüyor. Zaman akıyor bence. Birimizden diğerine, şekil değiştirerek. İzinsiz, sorgusuz ve sualsiz.

Peki..

O zaman gelecek geliyor. Hazır mısınız bir adım geri çekilmeye?

ANP


İşte huzurlarınızda Ayşenaz Peçen..

15 Ocak 2008 Salı

SSM'de Abidin Dino


24.11.2007 - 27.01.2008

Philips’in kısmi desteğiyle düzenlenen Abidin Dino-Bir Dünya sergisinde, on dört yıl önce yaşama veda eden, çok yönlü bir kültür ve sanat insanı Abidin Dino, tüm yönleriyle Sakıp Sabancı Müzesi’ne konuk oluyor. Çizgileriyle ve yazılarıyla önemli izler bırakan Dino’nun başta Türkiye ve Fransa olmak üzere birçok ülkede geçen yaşamı ve 80 yıllık ömrü boyunca yaptığı çalışmaları belgeleriyle birlikte sergileniyor. Toplanan yüzlerce yapıtı, fotoğrafları ve yaşamının değişik evrelerini yansıtan dokümanlar içeren sergi, bu değerli insanı geniş bir çerçevede ziyaretçilere tanıtıyor.

Kaçırmayalım derim...

Ayn Rand

“Devlet dediğin şey nedir? Büyük bir kitlenin hesabına çalışan bir hizmetçi... Kitleyi rahat ettirmek için düşünülmüş bir kolaylık. Bu elektrik ya da su tesisatından farklı bir şey değil. İnsanlara musluk suyu için yaşamalarını söylemek komik olmaz mı?”

Ayn Rand'sız bir blog düşünemiyorum.

14 Ocak 2008 Pazartesi

Sevgili Günlük

"İstediğiniz kadar sözcüklerinizi seçerek, insanların duygularını, yorum skalalarını gözeterek konuşun, yazın. Mesafeleri iyi ayarladığınızı sanın. Tevazunuzun tevazu olduğunu belli etmemek için çaba gösterin. Şizoid bir kontrol kulesi gibi yaşayın...Bu arada birşeyler yazın, yazın, yazın...
Yaşadıklarınız sanki suya yazılıdır, attığınız taş istediğiniz kuşu vurmaz, yanlış kapılardan geç girersiniz, hiçbir zaman "zamanında orada" olmazsınız, olamazsınız. İnsanlar hemen anlarlar sizin kendilerinden olmadığınızı...Sizin, onlardan olmadığınızı anlamanızdan daha çabuk, daha erken!" Silinen Ayak İzleri, Füsun Akatlı
Bu ıssızlıkta kuzenler can'dır, değil mi sevgili günlük?

13 Ocak 2008 Pazar

Ümit Ünal ve Altın Portakal

44. Antalya Altın Portakal Film Festivalinde Türk sinemasının bağımsız yönetmenlerinden Ümit Ünalın başına gelen haksızlık için...

http://geocities.com/asyadada/antalyamakale.doc

Antalyalı olarak festivalimizi korumak adına...

Derin ve Serin

Hala dinlemeyen ayıpçı kuzenler varsa...

http://www.facebook.com/profile.php?id=6267944333 yada

http://www.pafil.com/view_profile.aspx?profile=lergun

Merhaba

Bu blog işi ne zamandır aklımdaydi
Kismet bu günmüş...
Herkes yazabilir...